hikayede olayın geçtiği yere ne ad verilir
c Mekân: Hikâyede olayın oluştuğu, geliştiği çevre. veya yere “mekân” adı verilir. Edebî metinlerde. mekân, genellikle kişilerin psikolojik özelliklerini. ortaya çıkarmanın bir aracı olarak kullanılır. ç) Zaman: Hikâyede olayların yaşandığı; an, saat, gün, mevsim veya yıl gibi ifadeler metnin zaman
Hikayedeolayın geçtiği yer sınırlı anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle düş ürünü olabilir ya da son derece gerçekçidir.
9.)hikayede anlatılan olaylar, hikayenin ortaya çıktığı dönemin gerçekliğinin bir ifadesidir.Bu nedenle Leyla ile Mecnun hikayesinde anlatılan olaylar günümüzden farklı özelliklere sahiptir. Günümüzde ne Mecnun gibi seven ve davranan ne de Leyla gibi seven biri vardır. Hikayedeki temel olayın yani sevenleri zorla ayırma
Roman, kişilerin başından geçen olayları, yaşanmışlıkları, belirli bir kronolojik sıralama içerisinde, mantık, duygu ve sanat çerçevesinde öykülenmiş uzun anlatılardır. Olmuş ya da olabilecek nitelikteki olayları konu edinen edebi türdür. Hikayelere göre daha uzun ve olay merkezli değil; kişi merkezli yazılardır.
1) SERİM: Hikayenin giriş bölümüdür.Bu bölümde olayın geçtiği çevre , kişiler tanıtılarak ana olaya giriş yapılır. 2) DÜĞÜM : Hikayenin bütün yönleriyle anlatıldığı en geniş bölümdür. 3) ÇÖZÜM : Hikayenin sonuç bölümü olup merakın bir sonuca bağlanarak giderildiği bölümdür
Site De Rencontre Gratuit Pour Homme Celibataire. Az çok ayrıntıları verilerek anlatılan olay; baştan geçen bir olayı anlatma; belli bir zaman ve yerde az sayıda kişinin başından geçen, gerçeğe uygun birtakım olaylar anlatan ya da birkaç kişinin karakteri çizilen roman türünden kısa yapıt, öykü; aslı olmayan söz.” TDK, Türkçe Sözlük “Olmuş veya olması mümkün olayları yazılı veya sözlü olarak anlatma; bu şekilde anlatılan olay, mesel, kıssa; anlatma, nakletme; olmuş veya olması mümkün olayların anlatılması esasına dayanan edebî tür; boş, gereksiz laf, uydurma.” D. Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük Yaşanmış veya tasarlanmış bir olayı, bir durumu; yer, kişi ve zaman belirterek anlatan kısa yazılara denir. Hikayede, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle düş ürünü olabilir, ya da son derece gerçekçidir. Genellikle romandan kısa olurlar, dar bir zamanı kapsarlar, kişileri romana göre daha azdır, anlatılanları tek ve sınırlıdır ve olayla ilgili yer ve zaman belirtirler. Serim düğüm ve çözüm denilen üç bölümden sürükleyen bir kişi öykünün kahramanı vardır. Hikaye kısalığı ve kurgusuyla masala, kişilerin nitelendirilmesi, eylemin işlenişi ve canlandırılmasıyla da romana yaklaşır. Hikayenin kısalığı yapısal olarak, kişinin niteliğiyle geliştiği eylem arasındaki sıkı bağdan kaynaklanır. Hikayenin çerçevesi, çoğu kez anlatıcının durumunu belirterek çizilir. HİKAYEYİ ROMANDAN AYIRAN ÖZELLİKLER -Kısa oluşu, -Yalın bir olay örgüsüne sahip olması, -Genellikle önemli bir olayı tek ve yoğun bir etki uyandırarak vermesi, -Az sayıda karaktere yer vermesi. HACİMLERİ BAKIMINDAN HİKAYELER 1-Kısa hikayeler 2-Uzun hikayeler *Kısa Hikayeler Kısa öykülerin olay kahramanları sınırlıdır. Birkaç kişiyi geçmez. Olay örgüsü çok kısadır ve etkileyici olmak zorundadır. Tek bir konu üzerinde durulur. *Uzun Hikayeler Öykülerden biraz farklıdırlar. Birkaç bölüm halinde yazılabilirler. Olay kahramanları daha fazla olabilir. Birkaç olayın iç içe geçmesinden oluşabilir. Roman kadar karmaşık değildir, öykü gibi de basit ve kısa değildir. YAZILIŞLARI BAKIMINDAN HİKAYELER 1. Olay hikâyesi Tamamen olay örgüsüne dayalı bir türdür, olay belli bir sonuca ulaşır. Olay hikayelerinde merak öğeleri , ana düğüm , genellikle beklenmedik biçimde çözülür. Hikayedeki ana olay okuyucuyu etkileyecek bir sonuca ulaşır. Klasik olay hikayelerinde ulaşılan bu sonuç sürpriz olmaz. -Dünya edebiyatındaki temsilcisi Guy De Maupassant olduğu için Maupassant tarzı hikaye de denir -Bizde Maupassant tarzı hikâyenin en büyük temsilcileri; Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Reşat Nuri Güntekin’ dir. Örnek metin; 087956′nın Sıfırı, Tarık Buğra 2. Durum hikâyesi Yazarın bir plan yapma zorunluluğu yoktur. Durum hikayelerinde serim , düğüm , çözüm düzeni , olay hikayelerinden farklıdır. Olay hikayelerinde önemli ve öncelikli olan merak öğesi , durum hikayelerinde kişisel ve sosyal yorumlardan , duygu ve hayallerden sonra gelir. Durum hikayelerinde belli bir düşünce güdülmez. Yazar kendi kişiliğini saklar. Durum hikayelerinde hikaye kahramanları tam olarak tanıtılmaz . Kişilerin yaşam koşulları , zaman ve mekana bağlı olarak , doğal anlatım içinde okuyucuya sezdirilir. -Dünya edebiyatındaki en büyük temsilcisi Anton Çehov olduğu için Çehov tarzı hikaye de denir -Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve Tarık Buğra yerli temsilcileridir. Örnek metin; Otlakçı , Memduh Şevket Esendal HALK HİKAYELERİ Halk hikâyeleri, konularını gerçek hayattaki -genellikle kavuşulamayan- aşklardan alan, hikayeci-âşıklar tarafından nazım-nesir karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere anlatılarak nesilden nesile aktarılan, yer yer masal ve destan özellikleri gösteren , sevgiliye kavuşma yolundaki maceraları anlatan hikayelerdir. Olayların geliştiği bölümler nesir, duyguların yoğun olarak anlatıldığı bölümler nazım şeklindedir. Hikâyelerden bazılarının yaratıcısının serüvende yer alan âşıklar olduğu ileri sürülür. Aşk konusunun işlendiği halk hikayeleri ve kahramanlık konusunun işlendiği halk hikayeleri olarak ikiye ayrılsa da, bir çoğunda aşk ve kahramanlık iç içedir. 1- Aşk Hikayeleri; Derdiyok ile Zülfüsiyah, Leyla ile Mecnun, Emrah ile Selvihan, Kerem ile Aslı, Gül ile Ali Şir, Gül ile Sitemkâr, Tahir ile Zühre , Yusuf ile Züleyha vbg. 2- Kahramanlık Hikayeleri; Köroğlu Kahramanlık Hikayeleri Köroğlu Kolları , Kirmanşah, Beyböyrek, Eşref Bey, Salman Bey, Şah İsmail, Arslan Bey vbg. Fonksiyonu Hikaye türünün en eski örnekleridiler ve destandan modern hikayeye geçişi sağlamışlardır. HİKAYENİN UNSURLARI a- Olay Öykü kahramanının başından geçen olay ya da durumdur. Hikâyede temel öğe veya durumdur. Hikâyeler olay eksenli yazılardır. Hikâyelerde bir asıl olay bulunur. Ancak bazen bu asıl olayı tamamlayan yardımcı olaylara da rastlanabilir. b- Mekan Çevre Hikâyede sınırlı bir çevre vardır. Olayın geçtiği çevre çok ayrıntılı anlatılmaz, kısaca tasvir edilir. Olayın anlatımı sırasında verilen ayrıntılar çevre ve yer hakkında okuyucuya ipuçları verir. c- Zaman Hikâye kısa bir zaman diliminde geçer. Hikâyeler geçmiş zamana göre -di anlatılır. Konu, yazarın kendi ağzından veya kahramanın ağzından anlatılır. Özellikle durum öykülerinde zaman açık olarak belirtilmez, sezdirilir. Hatta bu tür öykülerde zaman belli bir düzen içinde de olmayabilir. Olayın ve durumun son bulmasından başlayarak olay ya da durumun başına doğru bir anlatım ortaya konabilir. d- Kişiler Hikâyede az kişi vardır. Bu kişiler “tip” olarak karşımıza çıkar ve ayrıntılı bir şekilde tanıtılmaz. Hikâyede kişiler sadece olayla ilgili “çalışkanlık, titizlik, korkaklık, tembellik” gibi tek yönleriyle anlatılır. Kişiler veya tipler, belli bir olay içinde gösterilir. Bu tiplerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Romanda olduğu gibi, kişilerin bütün yönleri verilmez. Bu bakımdan hikâyede kişilerin psikolojik özelliklerine de ayrıntılı olarak girilmez.
Cevap Hikaye Öykü Yaşanmış veya yaşanması mümkün olan olayların okuyucuya haz verecek şekilde anlatıldığı kısa edebî yazılara “hikâye öykü denir. Hikâye, insan yaşamının bir bölümünü, yer ve zaman kavramına bağlayarak ele alır. Hikâyede olay ya da durum söz konusudur. Olay ya da durum kişilere bağlanır; olay ya da durumun ortaya konduğu yer ve zaman belirtilir; bunlar sürükleyici ve etkileyici anlatımla ortaya konur. Hikâyelerde düşündürmekten çok, duygulandırmak ve heyecanlandırmak esastır. Hikâyeler, gerçek ya da düş ürünü bir olayı kısa şekilde anlatır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır. Hikâye, olay eksenli bir yazı türüdür. Hikâyede temelde bir olay vardır ve olaylar genellikle yüzeyseldir. Hikâyeler genellikle kişilerin anılarını anlatması şeklinde oluşur. Hikâye kısa bir edebiyat türü olduğu için bu eserlerde fazla ayrıntıya girilmez. Olayın ya da durumun öncesi, sonrası okura sezdirilir. Okur, bazı sözcüklerden yararlanarak ve düş gücünü kullanarak kişiler hakkında ya da olaylar ve durumlarla ilgili yargılara ulaşabilir. Hikâyenin Öğeleri a. Olay Öykü kahramanının başından geçen olay ya da durumdur. Hikâyede temel öge veya Çevre yer Hikâyede sınırlı bir çevre vardır. Olayın geçtiği çevre çok ayrıntılı anlatılmaz, kısaca tasvir Zaman Hikâye kısa bir zaman diliminde geçer. Hikâyeler geçmiş zamana göre -di anlatılır. Konu, yazarın kendi ağzından veya kahramanın ağzından Kişi Hikâyede az kişi vardır. Bu kişiler “tip” olarak karşımıza çıkar ve ayrıntılı bir şekilde tanıtılmaz. Hikâyede kişiler sadece olayla ilgili “çalışkanlık, titizlik, korkaklık, tembellik” gibi tek yönleriyle anlatılır. Kişiler veya tipler, belli bir olay içinde gösterilir. Bu tiplerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Hikâye Türleri Hikâyeciliğin tarihsel süreci incelendiğinde karşımıza iki tür hikâye çıkmaktadır. Bu türler “olay öyküsü” ve “durum öyküsü” olarak adlandırılır. Olay öyküsü Bu tarz öykülere “klasik olay öyküsü” de denir. Bu tür öykülerde olaylar zinciri, kişi, zaman, yer öğesine bağlıdır. Olaylar serim, düğüm, çözüm sırasına uygun olarak anlatılır. Olay, zamana göre mantıklı bir sıralama ile verilir. Düğüm bölümünde oluşan merak, çözüm bölümünde giderilir. Bu teknik, Fransız sanatçı Guy de Maupassant tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere Maupassant tarzı öykü” de denir. Türk edebiyatında bu tarz öykücülüğün en büyük temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Ayrıca Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu da olay türü öykücülüğünün temsilcileri arasındadır. Durum öyküsü Bu tarz öykülere “modern öykü” de denir. Her hikâye olaya dayanmaz. Bu tür öykülerde merak öğesi ikinci plandadır. Yazar, bu öykülerde okuyucuyu sarsan, çarpan, heyecana getiren bir anlatım sergilemez. Onun yerine günlük hayattan bir kesit sunar veya bir insanlık durumunu anlatır. Bu öykülerde kişisel ve sosyal düşünceler, duygu ve hayaller ön plana çıkar. Durum öyküsü ünlü Rus edebiyatçı Anton Çehov tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Çehov tarzı öykü” de denir. Türk edebiyatında bu tarz öykücülüğün öncüsü Memduh Şevket Esendal’dır. Sait Fait Abasıyanık da bu tarzın başarılı temsilcilerindendir. Ben merkezli öykü Durum hikâyesine benzeyen ancak kahramanın daha çok kendi ruh hâli ve hayal dünyasını yansıttığı hikâyelere ben merkezli hikâye” denir. Bu hikâyelerde olaylar kahraman anlatıcı bakış açısıyla verilir. Hikâyenin ana kahramanı yazarın kendisidir. Yazar, yaşadığı olayları kendini merkeze koyarak, kendisini birey olarak ele alarak anlatır. Bu hikâye türünde yazar, gözlemlerden ve olaylardan hareketle bireysel bunalım ve çıkmazlara yönelir. Bu nedenle bu hikâyelere “bireyi birey olarak ele alan hikâyeler” de denir. Hikâye kahramanı dış dünyayı içinde bulunduğu ruh hâline göre algılar ve anlatır. Hikâye kahramanı genellikle düş dünyasına sığınır. İlk defa batıda görülen bu tarz hikâyenin önde gelen temsilcisi Franz Kafka’dır. Ben merkezli öykünün Türk edebiyatındaki ilk temsilcisi Haldun Taner’dir. Bilge Karasu, Oğuz Atay ve Nezihe Meriç de bireyi birey olarak ele alan ben merkezli hikâyeler yazmışlardır. Dünya Edebiyatında Hikâye Öykünün ortaya çıkma sürecinde karşımıza önce fabl türündeki eserler, sonra kısa romanlar sonra da “Bin Bir Gece Masalları” çıkar. Rönesans’tan 16. yüzyıl sonra Giovanni Boccacio, “Decameron Öyküleri’ adlı eseriyle öykü türünün ilk örneğini vermiş ve çağdaş öykücülüğün başlatıcısı olmuştur. 18. yüzyılda Voltaire öykü türünde ürünler vermiştir. İnsan dışındaki yaratıkları ve olmayacak olayları da öyküye katmıştır. Ne var ki romanla aynı dönemde oluşmaya başlayan öykü, bir tür olarak karakteristik özelliklerini ancak 19. yüzyılda romantizm ve realizm akımlarının yaygınlaşmasıyla kazanmıştır. Alphonse Daudet, Guy de Maupassant gibi Fransız yazarlar öykü örnekleri vermişlerdir. Türk Edebiyatında Hikâye Türk edebiyatında roman kavramı ortaya çıkana dek, kısa veya uzun. nesir ya da nazım her yazıya hikâye denmiştir. Buna rağmen hikâye, Türk edebiyatına yabancı bir tür değildir. Özellikle “Dede Korkut Hikâyeleri”, aşk ve savaş hikâyeleri Türk toplumunda asırlarca anlatıla gelmiştir. Tanzimat Döneminde Fransız edebiyatının etkisiyle romanla tanışılınca, romanın kısa olanına hikâye denmiştir. Türk edebiyatında Batılı anlamdaki ilk öyküler Tanzimat Döneminde 1870 lerden sonra yazılmıştır. Batılı anlamda ilk öykü örneğini ise “Letaif-i Rivayat 1880-1890’ adlı eseriyle Ahmet Mithat Efendi vermiştir. Türk öykücülüğünü yetkinliğe kavuşturan yazar ise Halit Ziya Uşaklıgil olmuştur. II. Meşrutiyet in ilanından sonra gelişen yeni edebiyat akımıyla birlikte Ömer Seyfettin. Türk öykücülüğünde yeni bir çığır açmıştır. Cumhuriyet Döneminde Sait Faik Abasıyanık alışılmışın dışında bir öykü dünyası kurmuştur. Hikâye-Roman Farkı Hikâye anlatım olarak romana benzer; ama aslında onun romandan çok farklı yanları vardır Hikâye türü, romandan daha kısadır. Hikâyede temel öğe olaydır. Romanda ise temel öğe karakter, yani kişidir. Hikâyeler olay üzerine kurulur, romanlar ise kişi üzerine kurulur. Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda birbirine bağlı olaylar zinciri vardır. Romandaki olaylardan her biri hikâyeye konu olabilir. Hikâyede kahramanların tanıtımında ayrıntıya girilmez, kahramanlar her yönüyle tanıtılmaz. Romandan farklı olarak hikâyede kişiler sadece olayla ilgili yönleriyle anlatılır. Bu yüzden hikâyelerdeki kişiler bir karakter olarak karşımıza çıkmaz. Öyküde, olayın geçtiği yer çevre sınırlıdır ve ayrıntılı olarak anlatılmaz. Romanlarda olaylar çok olduğu için olayların geçtiği çevre de geniştir. Bu çevreler çok ayrıntılı olarak anlatılır. Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın, anlaşılır ve özlüdür. Romanlarda ise anlatım daha ağır ve sanatlıdır.
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > konu anlatımlı dersler > Türkçe dersi ile ilgili konu anlatımlar TİYATRO TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ TİYATRO NEDİR TİYATRONUN TANIMI TİYATRO ÖRNEKLERİ ÖRNEĞİ METİN TÜRLERİ TÜRKÇE DERSİ KONU ANLATIM Bir olayı insanların gözü önünde, sahnede canlandırmaya tiyatro denir. İnsan yaşamını insanlar arasındaki ilişkiyi sahnede canlandırmak amacıyla yazılan eserlerdir. Karşımızdaki metnin tiyatro olduğunu alt alta dizilen isimler ve isimlerin karşılarındaki konuşmalarından anlarız. Sizler için seçip derlediğimiz yüzlerce tiyatro eserine ulaşmak için TIKLAYIN. Tiyatro Örneği … ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,Dervişcik yani,efendime söyliyeyim,dörde karşı sıfırdı,sonra efendime söyliyeyim yediye karşı yani bir oldu. Hoca ve Muhtar,sandalyelerini alıp bu tarafa yanaşırlar. HOCA — Desene kahveler yine Derviş Ağadan,ha? MUHTAR — Kahveciye bağırır. Hayri Ağa,hey Hayri Ağa…Sağar adam ne olacak?Sana Ağa… söyle tavlayı da kaldır. ÇIRAK — Yaklaşır. Tavlayı mı? Tavlayı alırken lokumu da almak ister. … METİN TÜRLERİ KONU ANLATIM ÖRNEKLER ÖRNEK METİNLER, YAZI TÜRLERİ ÖZET ANLATIM Hikaye Türü/Öykü Türü Yaşanmış veya yaşanması mümkün olan olayları anlatan kısa yazılara hikaye denir. Olay yazılarıdır, yani okurken bir film, dizi izlermiş gibi oluruz. Olaylar pek ayrıntılı anlatılmaz. Ele alınan kişilerin yaşamlarının çoğu kez belli ve kısa bir anı içinde izlenir. 1-3-5 sayfa gibi kısa bir anlatımdan oluşur. Çünkü olaylar uzun uzun, ayrıntıya girilerek anlatılmaz. Dolayısıyla da az sayfada sonuca ulaşılır. Hikaye İle Roman Arasındaki Farklar Hikaye kısa, roman uzundur. Hikayenin çevresi dardır. Romanda olay birçok yerde geçtiği için cevre geniştir. Hikayede bir ya da iki olay anlatılır. Romanda ise iç içe bir sürü olay vardır Hikayede kişiler bir yönüyle, romanda ise her yönüyle ele alınır. Hikaye Örneği Sizler için seçtiğimiz birbirinden güzel hikayeler için TIKLAYIN Roman Türü Yaşanmış veya yaşanması mümkün olan olayları yer ve zamana bağlayarak ayrıntılı biçimde anlatan yazı türüdür. Olay yazılarıdır, yani okurken bir film, dizi izlermiş gibi oluruz. Romanda ayrıntılar vardır. Geniş hayat sahnelerine yer verilir 100-300-500 sayfa gibi uzun bir anlatımdan oluşur. Çünkü olaylar uzun uzun, ayrıntıya girilerek anlatılır. Dolayısıyla da sayfalarca yazıdan sonra sonuca ulaşılır. Hikaye İle Roman Arasındaki Farklar Hikaye kısa, roman uzundur. Hikayenin çevresi dardır. Romanda olay birçok yerde geçtiği için cevre geniştir. Hikayede bir ya da iki olay anlatılır. Romanda ise iç içe bir sürü olay vardır Hikayede kişiler bir yönüyle, romanda ise her yönüyle ele alınır. Roman Örneği Sizler için seçtiğimiz birbirinden güzel roman özetleri için TIKLAYIN Masal Türü Gerçek dışı olayları anlatan, kahramanları insanların yanında cinler, periler, devler vb olan yazı türüne masal denir. Kahramanları olağanüstü varlıklardır. Tekerlemeyle, anlamsız sözlerle başlar. Bir varmış bir yokmuş gibi Yer ve zaman belli değildir. Zamanın birinde, padişahın ülkesinde gibi Çocuk eğitiminde önemlidir. Çünkü hayal gücünü geliştirir. Uçan halı=>uçağın yapılması vb Anlatımında ”miş” li geçmiş zaman kullanılır. Bir iki sayfalık kısa yazılardır. Hikayeden farkı içinde bol miktarda olağanüstü olaylar, varlıklar olmasıdır. Masal Örneği Sizler için seçtiğimiz birbirinden güzel masallar için TIKLAYIN Fabl Türü İnsan dışı varlıkların insan gibi davrandırılmasıyla oluşturulan yazı türüdür. Kahramanları bitki, hayvan, eşya gibi varlıklardan seçilen, bir ders veya öğüt vermek amacıyla yazılan yazı türüne fabl denir. İnsan dışı varlıklara, insana ait özellikler verilerek konuşturulur. Çoğunlukla eğitici bir amacı vardır, ders vermeye çalışır. İçinde bol miktarda kişileştirme, konuşturma vardır. Fabl Örneği Kurt ile Turna Bir kurt, avını büyük bir iştahla midesine indirirken boğazına bir kemik takılmış. Acı içinde uluyarak, ormanda koşmaya başlamış. Rastladığı her hayvana, kemiği çıkarması için yalvarmış; kemiği çıkarana büyük bir ödül vereceğini söylemiş. Yana yakıla yalvaran kurda acıyan bir turna, ödülü almayı umarak, ince uzun boynunu kurdun boğazına sokmuş ve gagasıyla kemiği çıkarmış. Sonra da çekine çekine ödülünü istemiş. Kurt sırıtarak dişlerini göstermiş ve öfkeli bir sesle, “Nankör yaratık! Ödül istemeye nasıl cesâret edebiliyorsun?” demiş, “Hayatından başka ne ödül bekliyorsun ki? Hangi hayvan kafasını benim gibi bir kurdun ağzına sokup da oradan sağlam çıkarabilir?” Kötü kişilere iyilik ederseniz, ödül beklemeyin; onlardan bir zarar görmediğinize şükredin. Gezi Yazısı Türü / Seyahatname Adı üstünde gezilip görülen yerlerin anlatıldığı yazı türüne gezi yazısı denir. Yazarın gezip gördüğü yerlerin ilginç yönlerini edebiyat kurallarına uygun bir tarzda anlattığı yazı türüdür. Gezilip görülen yerlerin özellikleri anlatıldığı için tarih ,coğrafya ve folklor için kaynaktır. “Evliya Çelebi” nin Seyahatnamesi örnek olarak verilebilir. Gezi Yazısı Örneği Burası bir köyden çok şehirleşmeye başlamış bir kasabaya benziyordu. Etrafta bir tek eski veya topraktan ev görünmüyordu. Otlamaya çıkarılacak hayvanlar için özel bir yol yapılmış ve diğer yolların hemen hepsi asfaltla döşenmişti. Ama bir evin içine girecek olsanız bir yemek sofrası dahi göremezsiniz. Yemekler yerde yenir burada. İnsanlar ütü nedir bilmez. Geze geze de bitiremezsiniz asfalt yollarını! Günlük Türü Bugün yaşadıklarımızı akşam yazarsak buna günlük denir. Gün bitmeden yazılması gerekir ki günlük olsun. Bir kişinin düşüncelerini, yaşadığı ve gördüğü olayları tarih belirterek günü gününe yazdığı yazı türüdür Günlüğü ile anı arasındaki en büyük fark Günlük, günü gününe yazılan yazı türüdür. Anı ise olayların üstünden belli bir süre geçildikten sonra önemli olan olayın yazıldığı yazı türüdür. Günlükte önemli önemsiz her olaya rastlanabilir. Anı da ise olaylar arasındaki önemli olay seçilir ve o olay yazılır. Günlük Örneği Bugün hava yağmurlu ve puslu… Saat 2’ye 5 var… Bu ana kadar defterimi açamadım. Halim bir tuhaf… Bugün anladım ki, beni delikten çağırdıkları, meydancı gelip “Bir isteğin var mı?” diye sorduğu, berberin tıraşa geldiği, hasılı insanlarla temas ettiğim an, üstüme acayip bir uyuşukluk, sinsi bir donukluk, anlatılmaz bir garipseme hissi çöküyor. Hayret! Bir aylık yalnızlığın tesirine bakın! Hayırdır inşallah; nereye gidiyorum? 15 Ocak 2005 Perşembe Anı Türü / Hatıra Hayatımızda bizi etkileyen, önemli gördüğümüz olayları üstünden belli bir süre geçtikten sonra yazarsak buna anı denir. Bir kişinin kendi yaşamıyla birlikte yaşadığı dönemde tanık olduğu ya da duyduğu olayları anlattığı yazı türüdür. Yaşanmış olayları anlattığı için tarihe önemli bir kaynaktır. Anı ile Günlük arasındaki en büyük fark Günlük, günü gününe yazılan yazı türüdür. Anı ise olayların üstünden belli bir süre geçildikten sonra önemli olan olayın yazıldığı yazı türüdür. Günlükte önemli önemsiz her olaya rastlanabilir. Anı da ise olaylar arasındaki önemli olay seçilir ve o olay yazılır. Anı Türü Örneği Anne-babam çalıştıkları için yazları beni memleketimiz Amasya’ya bırakırlardı. Ramazan da yaza denk geliyordu. İlkokul 1 ya da 2. sınıf dönemlerimdi. O zaman çöl sıcağı vs. gibi yakınmalar bilmezdik; ama hava gene çok sıcaktı! Her gün oruç tutmak ister sahura kalkardım; ama bilgi yelpazesi. com bir türlü sonunu getirmek kısmet olmazdı. Çünkü akrabalara emanettim ve kimse bana kıyamazdı. Her gittiğim yerde “Oruç musun?” diye sorarlardı. Evet cevabını duyunca da şöyle diyaloglar yaşanırdı “Ne zamandır yemedin? Sabah kalktıktan beri yemedim. Acıktın mı? Evet. Aa bu saat olmuş sen çok oruç tutmuşsun!” Hiç bana sormadan sofra hazırlanır ve ben de karşı koyamaz bi güzel kahvaltımı ederdim. Öğlen olunca yine aynı diyaloglar yaşanır. Öğle yemeğini de yedirirlerdi! 1 hafta kadar sonra da artık “çocuklar sahura kalkınca oruç tutmuş sayılırlar” fikri daha mantıklı gelmeye başladığı için günler böyle devam edip giderdi. Zayıf ve çelimsiz bir çocuk olduğum halde Amasya’da geçen günlerden sonra semirmiş bir çocuk olurdum. Biyografi Türü Tanınmış, ünlü birinin hayat hikayesini başkası yazarsa buna biyografi denir. Bilim, edebiyat, sanat gibi alanlarda ün yapmış kişilerin hayatını başka bir kişinin anlatmasına denmektedir. Hayatı anlatılan kişinin bilgileri yer alır ne zaman nerede doğdu, nerelerde okudu, sevdikleri, sevmedikleri gibi. Biyografi= Biyo yaşam+grafi grafik, aşamaları Biyografi okurken anlatıcının başkasından söz ettiğini yaptı, gördü, doğdu vb anlarız. Biyografi Örneği Cemil Meriç yazar ve mütercimdir. 12 Aralık 1917’de Hatay Reyhanlı’da doğdu. Hatay Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girdi. Öğrenimini tamamlayamadan Hatay’a döndü. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü, Tercüme Kalemi’nde reis mua vinliği yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi…. Otobiyografi Türü Kişinin kendi hayatını kendisinin anlatıp yazdığı yazı türüne otobiyografi denir. Oto=Kendi + Biyografi=Yaşam grafiği/aşamaları =>Kendi Yaşamı Otobiyografiyi okurken anlatıcının kendisinden söz ettiğini yaptım, gördüm, doğdum vb anlarız. Otobiyografi Örneği 1970 yılında İstanbul’un Büyükçekmece ilçesinde dünyaya geldim. Eğitim yıllarımı başarılı bir şekilde tamamladıktan hemen sonra; Karadeniz Teknik Üniversitesi, bilgisayar mühendisliği bölümünü başarılı bir şekilde tamamladım. Eğitim yılları boyunca çeşitli projelere imza atarak bir çoğunda başarılı olarak kendimi geliştirme fırsatı buldum…. Deneme Türü Yazarın herhangi bir konudaki kişisel görüş ve düşüncelerine kanıtlama gereği duymadan ve aklına geldiği gibi anlattığı yazı türüdür. Deneme türünde konu yazarın aklına geldiği gibi oluşturulduğu için belirli bir düzene, plana Giriş, Gelişme, Sonuç… uyma söz konusu değildir. Deneme her konuda yazılabilir. Deneme türünün kurucusu “ Fransız Montaigne” dir. Daha sonra yine çok tanınan İngiliz yazar Francis Bacon 1561-1626 ve Charles Lamb da bu türde eserler kaleme almış ve bu türü geliştirmiştir. Düşünceler serbestçe ele alınır. Deneme Örneği İnsan önce içindeki sıkıntıyı dağıtmazsa yer değiştirmek daha fazla bunaltır onu Nasıl ki yerine oturmuş yükler daha az engel olur geminin gidişine. Bir hastaya iyilikten çok kötülük edersiniz yerini değiştirmekle. Hastalığı azdırırsınız kımıldatmakla, nasıl ki kazıklar daha derine gidip sağlamlaşır sarsıp sallamakla. Onun için kalabalıktan kaçmak yetmez, bir yerden başka bir yere gitmekle iş bitmez… Fıkra Türü / Köşe Yazısı Türü Güncel konularla ilgili yazarın kişisel görüş ve düşüncelerini yazdığı yazı türüdür. Gazete köşelerinde yazılan köşe yazılarıdır. O günlerin güncel konularıyla ilgili gazete ve dergilerde yayınlanan yazılardır. Kişisel görüşler yer aldığı için söylenilenler kanıtlanmak zorunda değildir. Samimi, rahat ve içten bir anlatım vardır. Siyasi, kültürel, ekonomik, toplumsal vb. konuları çok defa eleştirel bir bakış açısıyla anlatarak kamuoyunu yönlendirir. Fıkra Örneği KADERİN ÜSTÜNDE BİR KADER VARDIR Tek başımıza, bir tek bize ait olan bir dünyada yaşamıyoruz. Anne-babamız, varsa çocuklarımız, akrabalarımız, komşularımız, arkadaşlarımız, yoluna çıktığımız yolumuza çıkan her bir insan, kendimizle yahut onlarla ilgili herhangi bir şey yaparken, bizim kendilerinden de sorumlu olduğumuz bilinciyle hareket etmemiz gereken kader ortaklarımızdır. Kendimiz bu sorumluluğun farkında olarak yaşarken, bundan çok daha ötesinde bir dikkat, rikkat, feraset ve basiretle her bir hareketini tanzim etme konumunda bulunanlara da yine aynı ortaklığın bir gereği olarak hiç olmazsa dua etmeli ve onlara nispetle bize düşen sorumluluk payına bakarak halimize hamd etmeliyiz… Serdar Tuncer – Yeni Şafak Gazetesi Mektup Türü Farklı yerlerde bulunan kişilerin duygu, düşünce ve dileklerini anlatmak için birbirlerine yazdıkları yazılara mektup denir. Bir Mektupta Olması Gerekenler Hitapla başlar. Sevgili Dayıcığım, Sayın Müdürüm gibi Hal hatır sorma, haberleri öğrenme, haberler verme ile devam eder. İyi dileklerle sona erer. Kendinize iyi bakın, ellerinizden öperim gibi Tarih Sağ üst veya Sağ alta ve imza İsmin üstüne konur. Mektup Çeşitleri, Mektup Türleri Mektup türleri 5’e ayrılır. 1. Özel Mektuplar Eş, dost, akraba, yakın tanıdıklara yazılan içten samimi mektuplardır. 2. Edebi Mektuplar Adı üstünde edebiyat alanında yazar ve şairlerin bir birlerine yazdıkları, o dönemin edebi hayatını yansıtan mektuplardır. 3. Resmi Mektuplar Resmi dairelerin vatandaşların başvurularına verdikleri cevap mektuplarıdır. 4. İş Mektupları Resmi dairelerin birbirlerine yazdıkları işle ilgili mektuplardır. 5. Açık Mektuplar Bir düşünceyi, görüşü açıklamak için yazılan mektuplardır. Dilekçe Türü Adı üstünde bir şeyler istemek DİLEMEK için dileği isteği gerçekleştirebilecek kişi veya kuruma yazılan kısa ve öz bir yazı türüdür. Dilekçede Olması Gerekenler Kurum adı Orta üste yazılır Kuruman bulunduğu yer ilçe/il vb kurum adının sağ altına yazılır. Tarih Sağ üste veya Sağ alta yazılır. Dileğin bulunduğu kısım Kısa, açık, anlaşılır olarak yazılır. Dilekten sonra “Gereğinin yapılmasını arz ederim.” gibi bir cümle yazılır. Ad Soyad sağ alta yazılır. Adres Sol alta yazılır. Telefon Adresin altına yazılır. Dilekçe Örneği . FATİH SULTAN MEHMET ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜNE . Osmancık/ÇORUM Okulunuzun 7/B sınıfı öğrencisiyim. Sınıfımızda bulunan panolar yetersiz kaldığı için sınıfımıza ek panolar istiyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. Adres Fatih Sultan Mehmet Ortaokulu Tel 05365286848 05/11/2015 . İmza . Hasan GÜNDÜZ Röportaj Türü Tanınan, o konuda uzman olan bir kişiye sorulan sorular ve tanınan kişinin cevap vermeleri ile oluşturulan sorulu cevaplı yazı türüne röportaj denir. Gazete ve dergilerde yayınlanır. Konu ile ilgili hazırlanan çeşitli soruları insanlara sorarak elde edilen cevapları sorulu cevaplı yayınlamayla oluşturulur. Röportaj Örneği • Merhaba, vaktiniz var mı? Sizinle röportaj yapabilir miyim? -Tabi ki de, buyurun. • Bize hobilerinizi anlatır mısınız? -Balık tutmak. • Küçük yaşlardan beri hayaliniz neydi? -Allah’ın istenildiği gibi bir insan olmak. • Hedefinize varırken yaşadığınız zor durumlar nelerdir? …. Tiyatro Türü Bir olayı insanların gözü önünde, sahnede canlandırmaya tiyatro denir. İnsan yaşamını insanlar arasındaki ilişkiyi sahnede canlandırmak amacıyla yazılan eserlerdir. Karşımızdaki metnin tiyatro olduğunu alt alta dizilen isimler ve isimlerin karşılarındaki konuşmalarından anlarız. Sizler için seçip derlediğimiz yüzlerce tiyatro eserine ulaşmak için TIKLAYIN. Tiyatro Örneği … ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,Dervişcik yani,efendime söyliyeyim,dörde karşı sıfırdı,sonra efendime söyliyeyim yediye karşı yani bir oldu. Hoca ve Muhtar,sandalyelerini alıp bu tarafa yanaşırlar. HOCA — Desene kahveler yine Derviş Ağadan,ha? MUHTAR — Kahveciye bağırır. Hayri Ağa,hey Hayri Ağa…Sağar adam ne olacak?Sana Ağa… söyle tavlayı da kaldır. ÇIRAK — Yaklaşır. Tavlayı mı? Tavlayı alırken lokumu da almak ister. … Şiir Türü Alt alta dizilen dizelerden oluşur. Dizeler arası ses uyumları vardır. Duygu yoğunluğu vardır. Sizler için seçip derlediğimiz şiir örneklerine ulaşmak için TIKLAYIN. Destan Türü ve Özellikleri Milletlerin tarihinde meydana gelmiş ve o milleti bir şekilde etkilemiş olaylar zamanla dilden dile abartıla abartıla gelmiş ve söylenirken şiirsel manzum bir dil kullanılmış yazı türüne destan denir. Destanlar ilk çağlardan günümüze kadar gelmiş ve geldiği toplumun kültüründen izler taşıyan yazı türüdür. Destanlar; mitoloji, efsane, folklor ve tarihi öğeleri içerir. Destanlarda kahramanlar ve kahramanlara yol gösteren bilge karakterler yer alır. Destanlarda anlatın hikayelerin gerçek hayatla mutlaka bir bağı vardır. Çünkü doğduğu yer o hayatın içidir. Destanlar, nesnel bir anlatım olmadıkları için doğru tarih olarak ele alınamazlar. Fakat tarih ile ilgili bilgilere ip ucu olmaları açısından önemlidirler. Çünkü toplumun ortak hayat görüşünü yansıtan, edebi eserlerdir. Bulaşıcı hastalıklar, depremler, kuraklık gibi o toplumun yaşadığı olaylar destanların oluşumunda etkili olmuştur. Destanların Genel Özellikleri * Söyleyeni belli olmayan anonim eserlerdir. * İçinden çıktığı milletin ortak özelliklerini yansıtır. * Genellikle şiirsel olarak yazılmışlardır. * Tarihî ve sosyal olaylar ortaya çıkmalarını sağlamıştır ve oradan beslenmişlerdir. * Destanlarda olağan ve olağanüstü olaylar bir aradadır. * Toplumun derinden etkilemiş, toplumda iz bırakmış önemli olaylar anlatılır. * Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahiptirler. * Genellikle kahramanlık, yiğitlik, aşk, dostluk, ölüm ve vatan sevgisi gibi temalar işlenir. * Söyleyişi coşkuludur. Destan Örneği Sizler için seçtiğimiz birbirinden güzel roman özetleri için TIKLAYIN Efsane Türü Ve Özellikleri Çoğu zaman olağanüstülüklerin yer aldığı, belirli bir üsluba ve şekle bağlı olmayan, genellikle geçmişin derinliklerinden ortaya çıkan kısa, yalın, ağızdan ağıza aktarılan söyleyeni belli olmayan anonim halk edebiyatı türüne efsane denir. Efsaneler, belirli bir şekilleri olmayan ve konuşma diliyle anlatılan, kısa halk anlatılarıdır. Efsanelerin konularını belirli bir olay, yer veya kişi oluşturur. Bu nedenle de efsanelerin "inandırıcılık" özellikleri vardır. Konularına göre sınıflandırılırlar ve evrensel bir halk kültürü oluştururlar. Halk kültürünün değerli kalıtlarından olan efsanelerin ayrıca, gelenek ve görenekleri korumak, insanlara ders vermek, konu aldıkları olaylara, kişilere ve yerlere saygınlık kazandırmak, insanların iyiye, güzele yönelmelerini sağlamak, yaşama umudunu ve sevincini artırmak gibi toplum yaşamında önemli işlevleri vardır. Efsanelerin Özellikleri * Efsaneler dilden dile anlatılır. * İlk söyleyeni belli değildir, anonimdir. * Efsanelerin konuları bir kişiye, bir olaya veya bir yere dayandırılır. * Anlatılan olaylar biraz da olsa inandırıcıdır. * Efsanelerde çoğu zaman, olağanüstülükler ağır basmaktadır. * Dinleyiciler gizemli bir dünyaya yolculuk yapar gibi olurlar. * Efsanelerde bilgi yelpazesi. com kutsal ögelere rastlanabilmektedir. * Efsaneler, belirli bir şekilleri olmayan ve konuşma diliyle anlatılan, kısa halk anlatılarıdır. Efsane ve Destan Arasındaki Farklar * Efsane ve destandaki olaylar gerçek olarak kabul edilirler. * Destandaki olaylar tarihte yer aldığı halde, efsanelerde her zaman söz konusu değildir. * Her ikisinde de yer alan olaylar, günümüz dünyasında geçer. * Efsaneler daha çok evrensel konuları, destanlar ise milli konuları işlerler. Makale Türünün Özellikleri Makale Örnekleri Herhangi bir konuda öne sürülen bilgi, görüş ve düşünceleri kanıtlamaya yönelik yazı türüdür. Yazan öne sürdüğü görüş ve düşünceleri bilgi ve belgelerle kanıtlamak zorundadır. Makale yazan kişi o alanda uzman olmalıdır. Araştırma yazılarıdır. Açıklayıcı yani bilgi verici cümlelerden oluşur. Bilgi verilen konu derinlemesine, ayrıntılı bir şekilde anlatılır. Makale Örneği Büyük Okyanus’ta 30 metreye kadar yükselen dalgalar sahilleri yerle bir etti. Deniz dibindeki deprem ya da yanardağların patlamasından meydana geldiği söylenen bu dev dalgalara karşı uyarı ağları kuruluyor. Bu dev dalgalar, 1993’te Endonezya’da bir adanın tamamını kapladı ve 2 bin kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı. Yine Gine’de yaşamını yitirenlerin sayısı ise 3 bini aştı…. Söyleşi Türü / Sohbet Türü Yazarın önemli güncel konulardaki duygu ve düşüncelerini konuşma havası içinde belirttiği yazı türüdür. Metnin sohbet türü olduğunu okurken bize seslenmelerinden, bize soru sormalarından vb anlarız. ….siz de aynı fikirde misiniz?, …anlıyorsunuz., …görmediniz değil mi?... Hakkında konuşulan konu yüzeysel, ayrıntıya inilmeden anlatılır. Özneldir. Yani yazarın kişisel görüşleri yer alır ve yazar kanıtlama gereği duymaz. Söyleşi Örneği Bütün düşünceleri ve varsayımları bize göre ve bazı yönleriyle savunmak olanağı vardır. Bunun için size seslenen kimsenin düşüncelerini öyle anlayıp dinlemeden geri çevirmeye kalkışmayınız. Onları inceleyiniz. Bakalım ne yenilikler bulacaksınız…. Eleştiri Türü Bir düşünce ve sanat eseri ile ilgili söylenen olumlu veya olumsuz yönlerini ortaya koyarak onun değerini belirtmek amacıyla yazılan yazılara eleştiri denir. Bir düşünce ve sanat eseri ile ilgili söylenen olumlu veya olumsuz cümlelerdir. Dikkat edin “Bu kitapta anlatım çok sade ve etkileyici.” diyerek yapılan olumlu cümleler de “Bu kitaptaki anlatım çok sıkıcı.” diyerek yapılan olumsuz cümleler de ELEŞTİRİdir. “Nurullah ATAÇ”ın bazı çalışmaları örnek olarak verilebilir. Eleştiri Örneği Televizyonda yayınlanan diziler hiç de gerçeği yansıtmıyor. Bu diziler kendimizin ve toplumun ekonomik düzeyini yansıtmayıp halkımızın sorunlarına ve yaşam zorluklarına da değinmiyor. Gerçekten bilgi yelpazesi. com de gerçeklikten çok uzaklar. Bu dizi ve filmler hiçbir konu hakkında bir bilgi ya da öğüt de vermiyor üstelik. Olumsuz Eleştiri Halikarnas Balıkçısı takma adıyla tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı, Ege ve Akdeniz kıyılarımızın, ekmeğini çekişe dövüşe denizden çıkaran yoksul, ama namuslu insanlarının yaşam serüvenini, bu bölgelerin taşı toprağı, ormanı dağı, mitolojisi efsanesiyle birlikte, şiirsel bir anlatımın bütün sıcaklığında coşa taşa edebiyatımıza mal eden ilk ve tek sanatçıdır. Olumlu Eleştiri “TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIMLAR” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN >>>TIKLAYIN>>TIKLAYIN>>TIKLAYINYorumu şahane bir site burayı sevdimm ->Yazan Buse. Er 8. **Yorum** ->Yorumu SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM... ->Yazan sıla 7. **Yorum** ->Yorumu valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden mugladan sevgiler.... ->Yazan kara48500.. 6. **Yorum** ->Yorumu çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim. ->Yazan Tuncay. 5. **Yorum** ->Yorumu ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. ->Yazan efe . 4. **Yorum** ->Yorumu ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun ->Yazan rabia.. 3. **Yorum** ->Yorumu Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim ->Yazan pınar.. 2. **Yorum** ->Yorumu çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor ->Yazan ESRA.. 1. **Yorum** ->Yorumu Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. ->Yazan Hasan Öğüt. >>>YORUM YAZ<<< Adınız YorumunuzYorumunuzda Silmek istediğiniz kelime veya cümle varsa kelimeyi fare ile seçinve delete tuşuna basın... E MailZorunlu Değil
Soru1. 11. Hikâye edici metinlerde olayın geçtiği çevre ya da mekâna "yer" adı verilir. Buna göre, Samet Usta, masaya oturdu. Günler1. 11. Hikâye edici metinlerde olayın geçtiği çevre ya da mekâna "yer" adı verilir. Buna göre, Samet Usta, masaya oturdu. Günlerdir uğraşmasına rağmen yapbozu bir türlü ta- mamlayamamıştı. Bütün parçaları denedi ancak yine de olmadı. Yerinden kalkmıştı ki eksik parçanın, kolunun altında oldu- ğunu fark etti. Derin bir "Oh!" çekip eksik parçayı yerine koydu, odasından çıkti. II. Gürültünün odasından geldiğini anlayın- ca çok şaşırdı. Zira odasına kendisinden başka kimse girmezdi. Aldırış etmedi. Sa- londaki masanın başına geçti ve kalan işine devam etti. Gürültü artınca dayana- mayıp kalktı. Odasının kapısını açmasıy- la birlikte bir güvercin, önünden geçip evi turladı. III. Perdenin kenarından güneşin kızıllığı içe- ri vurmaya başlamıştı. Gelininin yanında oturan Selma Hanım, "Akşam oldu artik, biz de gidelim." deyince gelini anlamıştı kalkması gerektiğini. İçi huzur doluydu. ihtiyacı olan bir ailenin daha sorunlarını çözmüştü. metinlerinden hangisi ya da hangilerinde "yer" unsuru belirgindir? A Yalnız I. C I ve II. B Yalnız II. D I ve III.
Sitemizde bulunan tüm içerikler yasal olarak koruma altındadır. İzinsiz kullanılması yasaktır. Kaynak belirtmek şartıyla kullanılabilir. Tüm Makaleler Saatlerin Anlamları Soru- Cevaplar Rüya Tabirleri
hikayede olayın geçtiği yere ne ad verilir