hz nuh ile ilgili iki ayet kısa

Hz. Nuh Peygamberin Oğullarına Öğütleri! November 02, 2018. Hz. Nuh Peygamber ölmek üzereyken iki oğlunu yanına çağırarak, onlara nasihatte bulunur. Size iki şeyi emreder ve iki şeyden sakınmanızı isterim. Allah'a ortak koşmayın ve büyüklük taslamaktan uzak durun. Emrettiğim şeylere gelince, birincisi ''La ilahe illallah Hz.Nuh, filin kuyruğunu çekince, filden, biri erkek biri dişi iki domuz çıkar. Bunlar; gemideki hayvanların pisliklerini yiyerek çevreyi temizlerler. Domuzların burnunu okşayınca, burun deliklerinden iki fare çıkar ve fareler geminin tahtalarını kemirmeye başlarlar. Tanrı, Hz.Nuh’a aslanın iki gözü arasını ovmasını söyler. Ancak Kur’an, Hz. Nuh’un (a.s.) hayatının sadece Peygamber olarak görevlendirildikten sonraki safhasından bahsetmektedir. Kendisine inanmayan kavmi tufanla cezalandırıldığından Tufan Hadisesi de ona nisbetle Nuh Tufanı diye anılmaktadır. Nuh kelimesinin Arapça asıllı olup nevh (ağlamak, dövünmek) kökünden geldiğini Hâlbuki Hz. Nuh ile ilgili ol arak Kur’ân’da, İki binli yılların başlarında yer al maz ama ayet ifadelerinden Allah Resul’ünün Hz Ali efendimizde çok sırlar mevcuttur.Ancak bu sırlara erişmek yazılı kaynaklarda ki Hz Ali ile ilgili bilgilerin ötesine geçmekle mümkündür.Çünkü Hz Ali ile ilgili bize çok az bilgi gelmiştir. Yazılı kaynaklar çok azdır.Bu gaybi bilgiler yazılı kaynakların ötesindedir.Gerçi yazılı kaynaklarda da epey bilgiler vardır. Site De Rencontre Gratuit Pour Homme Celibataire. Hz. Nuh Kısaca Hayatı, Hz. Nuh Hayatı hakkında bilgi Hz. Nuh, İdris aleyhisselamın göğe çıkarılmasından sonra çığırından çıkan insanlara örnek olması için peygamber olarak gönderilmiştir. Putlara tapan insanları doğru yola sevk etmekti görevi. O zaman 50 yaşında olan Hz. Nuh yıllarca insanlara dini anlatmış ve teşvik etmiştir. Fakat Hz. Nuh’a kendi oğlu Ken’an dahi inanmamıştır, dahası alaya alıp işkence etmişlerdir. Kuran-ı kerimde bu hadise şöyle geçmektedir; Andolsun ki Nuh’u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki Ey kavmim ! Allah’a kulluk edin, sizin ondan baska tanrınız yoktur. Dogrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum » A’raf, 59 . Nuh aleyhisselam insanların davetine icabet etmedikleri için onlara beddua etti Rabbim! Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını artır » Nuh, 24 . Yüce Allah daha sonra kendisine gemi yapmasını emretmiştir. Buda Kuran-ı Kerimde şöyle ifade ediliyor; Gözlerimizin önünde ve vahyimiz emrimiz uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme ! Onlar mutlaka boğulacaklardır ! » Hud, 37 . Gemi bitince tufan oldu denizler taşti ve her taraf su oldu. Nuh aleyhisselam sayısı 80 kisi kadar olan mü’minler ile 3 katlı olan gemiye bindi. Nuh aleyhisselam gemiye her hayvandan birer çift aldı. Oğlu Ken’an’i da gemiye almak istedi, ama o “Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi, gemiye binmedi ve hemen bir dalga onu alıp boğdu. Allah Teala da Nuh aleyhisselamın bu oğlu hakkında af dilemesine karşılık … Ey Nuh ! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme.… » Hud, 46 Sular taştı heryer sular altında kaldı, insanlar ve hayvanlar helak oldu. 150 günün ardından Allahü Teala şöyle buyurmuştur Yere suyunu Çek; göğe ey gök sen de yağmurunu tut » ve böylece yağmur durmuş yeryüzünden sular çekildi. Gemi Irak’taki Cudi dağında karaya vurdu. Hz. Nuh’a inanarak kurtuluşa eren insanlar günlerdir aç kalmışlardı. Karaya vurdukları yer dağ olduğu için orada da yiyecek yoktu. Hz. Nuh insanlara ellerinde olan bütün yiyecekleri birleştirmelerini emretti ve böylece yıllardır günümüze kadar ulaşan Aşure yemeğini ilk onlar yaptılar. Nuh aleyhisselamın 3 oğlu Sam, Ham ve Yafes’in soyundan olduğu için insanlar Hz. Nuh’a ikinci Adem de demektedir. Nuh aleyhisselamın rivayetlere göre 1000 yaşında dünyaya veda ettiğini söylüyorlar. Fakat Kur’an-ı Kerim’de Andolsun ki biz Nuh’u kavmine gönderdik de o 1000 yıldan 50 yıl eksik bir süre yanlarında kaldı.… » El-Ankebut, 14 diye geçiyor. Hz. Nuh gemicilerin ve marangozların üstadıdır çünkü bu işleri Allah’ın kerem ve lütfu sayesinde ilk o yapmıştır. Hz. Nuh’un evladlarına öğüdü; Bunlardan ilk ikisini asla bırakmayın diğer ikisini de asla yapmayın 1. La ilahe illallah 2. Subhanallah vebi hamdihiy’dir 3. Gavurluktan sakının 4. Kibir den sizi uzak durun. Hz. Nuh’un Hayatı Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz. 28 Aralık 2018 Genel Hz. Adem Aleyhisselam, ilk insan, ilk peygamber ve bütün insanların ilk babasıdır. Allah Hz. Adem’i topraktan yaratmıştır. Hz. Adem’in hayatı ve yaşamını kısaca Kur’an ayetleri ve hadisi şeriflerle anlatmaya çalıştık. Hz. Adem’in yaratılışı “Şüphesiz Allah katında yaratılışları bakımından İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir Onu topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi. O da hemen oluverdi.” Al-i İmran suresi, 59. ayet “Allah, sizi babanız Adem’i yerden bitki bitirir gibi bitirdi yarattı.” Nuh suresi, 17. ayet Sadece yukarıdaki ayette değil bir çok ayette insanın yaratılışının topraktan, çamurdan olduğu bahsedilmiş, hatta yaratılış safhaları da anlatılmıştır. “O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı.” Secde suresi, 7. ayet Hz. Adem yaratıldıktan ruhuna üfleyerek ona can verilmiştir. “Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti “Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım.” – “Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.” Sâd suresi, 71. ayet ve 72. ayet Hz. Adem ilk peygamber Hz. Adem’in hayatı yaratılış ile başlamaktadır. Hz. Adem ilk insan olduğu gibi ilk Peygamberdir. Yaratıldıktan sonra tüm melekler Adem’e secde etmiş, sadece iblis şeytan secde etmemişti. Bakınız Kuran’da geçen peygamberler “Derken bütün melekler topluca saygı ile eğildiler.” – “Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu. Sâd suresi, 73. ayet ve 74. ayet Allah, Adem’i yeryüzünde halifesi yapacağını meleklerine tebliğ etmiş, Adem’i yarattıktan sonra onu ilimle seçkin kılmıştır ve Adem’e eş olması için Hz. Havva’yı yaratmıştır. Hz. Adem ve Hz. Havva’nın cennete yerleştirilmesi Yüce Allah Hz. Adem ve eşine şöyle diyerek onları cennetine yerleştirdi ve sadece onlara bir şeyi yasakladı; “Dedik ki Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz’ ” Bakara suresi, 35. ayet “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.” A’raf suresi, 19. ayet İblis yani şeytan Hz. Adem’e secde etmemiş, Allah’ın emrine karşı gelmiş ve Cennet’ten kovulmuştu. Ama şeytan bir yolunu bulup cennete girmiş ve Hz. Adem ile Hz. Havva’yı kandırarak yasak ağaçtan meyve yemeye tevessül ettirdi. “… Rableri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi.” A’raf suresi, 22. ayet Hz. Adem ve Hz. Havva daha sonra tövbe ederek tekrar yeryüzünde yaşamaya başladılar. Kesin olmamakla birlikte Hz. Adem’in hayatı nda 930 yıl – 1000 yıl kadar yaşamıştır. Hz. Adem ve Hz. Havva’nın iki çocukları olmuş, bunlar da Habil ve Kabil. Onlardan sonrada insanlık var olmaya başlamıştır. Peygamber Efendimiz bazı hadis i şeriflerinde şöyle buyurmuştur; “Hepiniz Âdem aleyhisselamın çocuklarısınız.” Bezzer “Hazret-i Âdem’den babama kadar hep nikâhlı ana-babadan geldim.” Deylemi “Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselamdır.” Taberani Hakkında Kur'an-ı Kerim’den Âyetler"Andolsun, Musa'ya Kitabı verdik, arkasından peygamberler gönderdik. Meryem Oğlu İsa'ya da açık deliller verdik ve Onu Rûh-ül Kudüs ile destekledik. Ne zaman ki peygamber, size canınızın istemediği bir şey getirdiyse büyüklük taslamadınız mı? Kimini yalanlıyor kimini de öldürüyordunuz." Bakara -87"Allah'a, bize indirilene. İbrahim'e, İsmail'e, İshâk'a, Ya'kub'a ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilene ve diğer peygamberlere Rabb'leri tarafından verilene inanırız; Onlar arasında bir ayrım yapmayız, biz Allah'a teslim olanlarız," deyin. Bakara-136."İşte biz, O elçilerden kimini kiminden üstün kıldık. Allah onlardan kimiyle konuştu, kimini de derecelerle yükseltti. Meryem oğlu İsa'ya da açık deliller verdik ve O'nu Ruhu'1 Kudüs ile destekledik. Allah dileseydi onların arkasından gelen milletler, kendilerine açık belgeler gelmiş olduktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler. Onlardan kimi inandı, kirni de inkâr etti. Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapar". Bakara -253"Melekler demişti ki 'Ey Meryem, Allah seni, kendisinden bir kelimeyle müjdeliyorlar Adı Meryem oğlu İsa mesih'dir; dünyada da ahirette de yüzde şerefli ve Allah'a yakın olanlardandır." Âl-i İmran - 45"İsa onlardan inkâr sezince 'Allah'a gitmek için kimler bana yardımcı olacak' dedi. Havariler, 'Biz Allah'ın yardımcılarıyız; Allah'a inandık, Şahid ol, Biz Müslümanlarız' dediler". Âl-i İmran-52.Allah demişti ki "Ey İsa, Ben, Seni öldürdüm; Ve kendime yükselttim; Seni inkâr edenlerden temizleyeceğim ve Sana uyarılan Havari ve o zaman Hz. İsa'ya uyanları tâ Kıyamet Gününe kadar inkâr edenlerin üstünde tutacağım;Sonra dönüşünüz Bana olacaktır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda Ben hükmedeceğim". 91 Âl-i İmran-55,91 Bizim Kur'an Mealcilerimiz, ya da Kuran’ı Türkçe’ye çeviren hocalarımız, her nedense bu Âyet'teki; "Ey Îsa! Seni öldürdüm ve Seni Kendime yükselttim". Âyetini, "Seni öldüreceğim. Seni yükselteceğim" diye tercüme etmektedirler. Hz, İsa'nm ölmediğini de, vaizlerinde vurgulamaktalar. Halbuki Âyet, Mâzi sigası Geçmiş fiil kipi iledir. Açıktan, "Müteveffike ve râfiuke ileyye "Ey İsa! Seni, Ben öldürdüm ve Seni Kendime Katıma, Huzuruma yükselttim! Ey İsa! Seni, Ben öldürdüm ve Seni Kendime Katıma Huzuruma yükselttim!" Buyurmaktadır. Ayrıca İsa, İkinci Gökte, Dördüncü Gökte... gibi Sözler de yok Kur'an-ı Kerim'de . İndi İlâhiye, Huzuruna yüksettiğini, En Yüce Makama Yüksettiğini, buyurmaktadır. Çünkü "İnd-i İlâhi yani Allah'ın huzuru; kesin 'En Yüce' Makamdır". Peygamberlerin ve Aziz Velilerin Muttakilerin Âyette Allah, "Muttakilerin Cennetlerde, Sıdk Otağı'n da ve Güçlü Melik'lerinin Allah indinde huzurunda, Katında bulunduğunu" Kamer-55 beyan Âyeti, "Öldüreceğim... Yükselteceğim" diye Türkçe’ye çevirebilmek için Âyetin başına 'istikbal - gelecek' ifade eden "S" veya "Seyfe" eklemek lazım. Yani "Se" veya "Seyfe müteveffıke ve Rafiüke ileyye" diye okumak lazım gelir. Halbuki Allah, "seyfe" buyurmamaktadır! "Öldüreceğim", diye Türkçe’ye çevirmek, Arap Gramerine ters düşmektedir. Doğrusu, "Ya İsa! Seni öldürdüm ve Seni Kendime Katıma Yükselttim" diğer bir Âyette, "Ya Muhammed! Senden evvel hiçbir Nebi yok ki, Ben Onu öldürmüş olmayayım".Enbiya-34 Buyurmaktadır. Ve bu Âyet'te Hz. İsa Ki O da bir Nebi'dir. istisna Çarmıha germe olayındaki Bkz. Ek-6; Allah'ın, "İsa’yı, başka birine teşbih ettiler benzettiler; İsa’yı, Onlar öldürmedi"Âyeti; Hz. İsa'yı, 'Allah öldürmedi' anlamı taşımaz. Allah, Hz. İsa'yı, Yahudilerin ihbar üzerine Romalıların Öldürmediğini beyan sonra İsa'yı, Allah Kendisinin öldürdüğünü yukarıdaki Âyetlerle apaçık beyan İsa, 'eceli! ile ölmüştür. O'nu, Allah'tan başkası öldürmemiştir. Allah öldürmüştür!..İsa ölmedi, Göğe bedeni ile çıktı; diyenlerin, "Kur'an" ile bir delilleri yoktur. Biz, herhangi bir 'Kuvvetli ya da Sahih Hadis-i Şerif’e de Konuda gene de Hocalarımızın bir bildiği belki vardır diye düşünüyorum. Ama delillerini göstermeleri "Allah indinde İsa’nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. O'nu topraktan yarattı, sonra O'na 'Ol!' dedi, artıkolur..." Âl-i İmran-59- "De ki "Allah'a inandık. Bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, Ishak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene; Musa'ya, İsa’ya ve Peygamberlere Rableri tarafından verilene inandık; Onlar arasında bir ayırım yapmayız, Biz O'na teslim olanlarız". Âl-i İmran-84.-"Biz, Allah'ın elçisi, Meryem oğlu İsa Mesih'i Öldürdük!" Demelerinden ötürü... Oysa O'nu öldürmediler ve asmadılar; fakat İsa Onlara benzer gösterildi. O'nun hakkında anlaşmazlığa düşenler, O'ndan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. O'nu yakinen öldürmediler". Nisa-157.- "Nuh'a ve O'ndan sonra gelen Peygamberlere Vahyettiğimiz gibi, Sana da Vahyettik. Nitekim İbrahim’e, İsmail’e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a, Süleyman'a da Vahyetmiş ve Davud'a da Zebur'u vermiştik". Nisa-163.- "Ey Kitap Ehli. Dininizde taşkınlık etmeyin ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri söylemeyin! Meryem oğlu Isa Mesih, sadece Allah'ın Elçisi, O'nun Meryem'e attığı Kelimesi ve O'ndan bir Ruh'tur. Allah'a ve Elçilerine inanın, Allah 'üçtür' demeyin. Kendi yararınıza olarak buna son verin, çünkü Allah, yalnız bir Tek İlâh'tır. Hâşa O, çocuk sahibi olmaktan yücedir münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O' olarak Allah yeter". Nisa-171.- "Onların ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve O'na, içinde yol gösterme ve Nur bulunan İncil'i verdik. Önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı ve korunanlar için yol gösterici ve öğüt olmak üzere". Mâide-46.- "İsrail oğullarından inkâr edenlere, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet etmiştir. Çünkü Onlar isyan etmişlerdi ve saldırıyorlardı". Mâide-78.- Allah demişti ki, "Ey Meryem oğlu İsa, Sana ve Annene olan nimetimi hatırla, hani Seni Ruh ül Kudüs ile desteklemiştim; Beşikte ve yetişkin iken insanlarla konuşuyordun; Sana Kitabı, Hikmeti, Tevrat'ı ve İncil’i Öğrettim. Benim iznimle topraktan kuş yapıyor, içine üflüyordun, kuş oluyordu... Anadan doğma körü ve alacalıyı, benim iznimle iyileştiriyordun. Ölüleri diriltiyordun. Ve İsrâil oğullarınıSenden savmıştım, hani Sen Onlara açık deliller getirdiğin zaman, içlerinden inkâr edenler "Bu açık bir büyüden başka bir şey değil!" demişti. Mâide-110.- "Havariler demişlerdi ki 'Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize Gökten bir sofra indirebilir mi?' İsa 'İnanıyorsanız Allah'tan korkun!' dedi. Mâide-112.- "Meryem oğlu İsa da "Allah'ım, Rabbimiz, bizim üzerimize Gökten bir sofra indir ki bizim için, önce ve sonradan gelenlerimiz için o gün bir bayram olsun ve o olay Senden bir Mucize olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızk verenlerin en hayırlısısın' dedi 92. Mâide-114.- "Ve yine Allah demişti ki 'Ey Meryem oğlu İsa, Sen mi insanlara 'Beni ve Annemi, Allah'tan başka iki ilâh edinin dedin?" "Hâşa, dedi, Sen yücesin, Benim için gerçek olmayan birşeyi söylemek bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, Sen bunu bilirsin, Ben Senin Nefsinde olanı bilmem, çünkü Gaybları bilen yalnız Sensin, Sen!" Hıristiyanların, 'Meryemi’ Mezhebinde olanlar; Meryem'e de 'ulûhiyet' isnad etmektedirler. Âyet, Onlara işaret etmektedir. Mâide-116- "Zekeriya, Yahya, İsa ve İlyas'a da yol göstermiştik. Hepsi iyilerden idi.En'am-85.- "İşte Meryem oğlu İsa! Şüphe edip ayrılığa düştükleri şey gerçek söz' olarak budur". Meryem-34.92 Hıristiyanların "şükran yortusu" diye kutladıkları bayramdır. Büyük bir bayramdır. Zira Gökten yere Allah, sofra yemek indirmiştir. Büyük bir Çocuk edinmek, Allah'a yakışmaz. O böyle şeylerden Yücedir. Bir işi yapmak istedi mi ona sâdece 'ol!' der, olur. Meryem-35.- Meryem oğlu İsa dedi ki "Şüphesiz Allah, Benim de Rabbim, Sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk edin". İşte doğru Yol budur. Meryem-36,- "Kendi aralarında hizipler çeşitli görüşler, parçalanmalar; ayrılığa düştüler Kimi, İsa, Allah'ın oğludur, kimi Allah ile beraber ilâh'tır, kimi üç esastan biridir diyerek ihtilaf ettiler. Artık büyük bir Günü görmekten ötürü vay kâfirlerin gerçeği örtenlerin haline! Meryem-37- Biz Peygamberlerden, kuvvetle ahidlerini almıştık. Sen'den, Nuh'tan, İbrahim’den. Musa'dan ve Meryem oğlu İsa’dan; Onlardan sapasağlam söz almıştık.Ahzab-7.- "O size, Dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, Sana Vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi Şeriat Hukuk düzeni yaptı. Şöyle ki Dini doğru tutun Allah'ın birliğine, gönderdiği hükümlere teslim olun. Hurafelerle Dini bozmayın ve O'nda ayrılığa düşmeyin. Fakat kendilerini çağırdığın bu şey, Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, dilediğini kendine seçer ve yöneleni kendisine iletir". Şûra-13.- "İsa açık delillerle gelince dedi ki "Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin". Zuhruf-63.- "Sonra bunların peşinden ard arda Peygamberlerimizi gönderdik. Arkalarından Meryem oğlu İsa’yı da gönderdik. O'na İncil'i verdik ve O'na uyanların kalplerine şefkat ve rahmet duygusu koyduk. İcad ettikleri ruhbanlığı, biz Onlara yazmamıştık. Yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat ettiler; fakat ona gereği gibi de uymadılar. Biz de Onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat Onlardan birçoğu da yoldan çıkmışlardır. Hadid-27- "Meryem oğlu İsa da 'Ey İsrâil oğulları, Ben size Allah'ın Elçisiyim. Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, AHMED adında bir Peygamber Müjdeleyici olarak geldim', demişti. Fakat İsa’nın müjdelediği Elçi Onlara apaçık delillerle gelince 'Bu apaçık bir büyüdür' dediler". Saf-6.- "Ey inananlar! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa da Havarilere 'Allah'a, benim yardımcılarım kimdir?' demişti. Havariler 'Allah'ın yardımcıları biziz' dediler. İsrâil oğullarından bir zümre inandı, bir zümre inkâr etti. Biz de inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Onlar üstün geldiler". Saf-14.- "And olsun! Kitap Ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce O'na inanacak olmasın. Kıyamet günü de O İsa Onların aleyhine şâhid olacaktır". 93 Nisa-15993 Bu Âyete göre Hıristiyanlar ve Yahudiler, ölmeden önce Hz. Muhammed'in "Resûlullah" olduğuna "İman" ederek ölecekler. Hz. İsa da, Kıyamet Günü'nde Bu, tekrar dünyaya "Mehdi ile geldiği gün de olabilir Onlara; Yahudi ve Nasara'nın aleyhine "şahidlik" edecek. Yani Onlara, Hz. Muhammed inkârlarının yanlış olduğunu söyleyecektir. Hz. Muhammed ve Müslümanlardan yana tavır koyup; kendilerine sahip ki Allah, her Yahudi’ye ve Hıristiyan'a 'ölüm ânında' gerçeği gösterecek, ama bu imanları kendilerine fayda verir mi, vermez mi?.. Onu Allah bilir. Çünkü Müslüman olan kurtulur. Zira Allah, "And olsun ki..." buyurmaktadır!.. Answer 1 1 - Al-i İmran Suresi = Beşikteyken Konuşmasını Anlatır2 - Nisa Suresi = Allah'ın Çocuğu olmadığı , babasız doğduğunu anlatır3 - Hadid Suresi = İncil Verildiği AnlatılırBaşarılar TEFSİR Mirac’ın zikrinden sonra İsrâiloğulları’yla ilgili hâdiselere geçilmesinin sebebi, İsrâiloğulları’nın kaderiyle diğer bütün milletlerin tarihi arasında derin bir münâsebet bulunmasındandır. İsrâiloğullarının tarihi, bu milletin tarih sahnesine çıkışı, yükselişi, tekrar düşüp tekrar yükselişiyle bütün milletlere bir örnek teşkil eder. Bu bakımdan Kur’ân-ı Kerîm onlara sık sık atıfta bulunur. Musâ verilen kitap, Tevrat’tır. Hz. Mûsâ Tûr dağında kırk gün ciddi bir riyâzâta tâbi tutulduktan sonra Tevrât kendisine bir defada verilmiştir. Cenâb-ı Hak Tevrât’ı, içindeki ilâhî emirlerle amel edip yasaklardan kaçınarak doğru yolu bulmaları için İsrâiloğulları’na bir rehber kılmıştır. Tevrat’ın asıl mesajı “Allah’tan başka birini vekîl edinmemek, Allah’tan başkasını güvenilip dayanılacak bir rab olarak kabul etmemek, sadece Allah’a kulluk ederek O’na güvenip dayanmaktır.” Diğer taraftan insanlık, Âdem sonra tufanda Hz. Nûh’la birlikte gemiye binen sayılı birkaç mü’minin neslinden çoğalıp gelmiştir. Dolayısıyla burada tüm insanlık âlemine asılları ve geldikleri yollar hatırlatılarak, ataları Hz. Nûh gibi onların da Allah’ın her türlü nimetine şükretmeleri âyette Nûh bir vasfı olarak zikredilen اَلشَّكُورُ şekûr, çok şükreden, şükrü çok olan kimse demektir. Şekûr olan malıyla şükreder; ilerisi için hiçbir şey biriktirmeyerek onu Allah yolunda seve seve harcar. Nefsiyle şükreder; onu daimâ Allah’a taat yolunda kullanır, bir an olsun taat ve hizmetin dışında başka bir şeyle meşgul etmez. Kalbiyle şükreder; onunla Allah’ı zikretmediği bir an olmaz. İşte Hz. Nûh bu konuda gelecek nesillere güzel bir numûne olmuştur. O dâimâ Rabbine şükreder, kavminden gördüğü sıkıntılara da sabrederdi. 950 sene hep böyle devam etti. O’nun şükrüyle ilgili olarak şu bilgiler rivayet edilirHz. Nûh bir şey yediğinde اَلْحَمْدُ لِلَّٰهِ الَّذ۪ى اَطْعَمَن۪ى وَلَوْ شَاءَ اَجَاعَن۪ىElhamdulillâhillezî etamenî velev şâe ecâanî“Beni doyuran Allah’a hamdolsun. Dileseydi beni aç bırakırdı.”Bir şey içtiğinde اَلْحَمْدُ لِلَّٰهِ الَّذ۪ى سَقَان۪ى وَلَوْ شَاءَ اَظْمَأَن۪ى Elhamdulillâhillezî sekānî velev şâe ezmeenî“Beni içiren Allah’a hamdolsun. Dileseydi beni susuz bırakırdı.”Bir şey giydiğinde اَلْحَمْدُ لِلَّٰهِ الَّذ۪ى كَسَان۪ى وَلَوْ شَاءَ جَرَدَن۪ىElhamdulillâhillezî kesânî velev şâe ceredenî“Beni giydiren Allah’a hamdolsun. Dileseydi beni çıplak bırakırdı.”Büyük abdestten sonra اَلْحَمْدُ لِلَّٰهِ الَّذ۪ى أَخْرَجَ عَنّ۪ى أَذَاهُ فِى عَافِيَةٍ وَلَوْ شَاءَ حَبَسَهُElhamdulillâhillezî ehrece annî ezâhu fî âfiyetin velev şâe hebesehû“Afiyet vererek benden ezayı gideren Allah’a hamdolsun. Dileseydi bunu hapsedip tutardı” derdi. Taberî, Câmiu’l-beyân, XV, 27Burada İsrâiloğulları’nın Hz. Nûh’un yanında bulunan ve tufan felâketinden kurtarılmış mü’minlerle irtibatlandırılması, ayrıca Nûh şükredici bir kul olarak zikredilmesi, İsrâiloğullarına bir hatırlatma, bir ikaz içindir. Bu şekilde onlara, herhangi bir felakete maruz kalmamak için şükredici olmaları, imanlarında sebat etmeleri, Allah’ın indirdiği kitaba sımsıkı sarılmaları tavsiye edilmektedir. Ancak onların bu ilâhî ikaz ve hatırlatmalara pek de aldıırş etmedikleri görülür Kaynak Ömer Çelik Tefsiri

hz nuh ile ilgili iki ayet kısa