hipnoz ile sosyal fobi tedavisi

Çocuktasosyal fobi tedavisi sıradan bir çekingenlik, utangaçlık olarak alınganlığından aileler tarafından ihmal edilebilmektedir. Sosyal fobi tedavisinde ne kadar erken davranılırsa, etkinlik de o derece artacaktır. Sosyal fobi tedavisinde en etkili yöntem bilişsel davranışçı psikoterapilerdir. Psikoterapinin kısa bir süre Sosyalfobi en çok görülen psikiyatrik rahatsızlıklardan biridir. Yaşam boyu %2 - %13 görülebilir. Sosyal fobi tedavisi için genellikle Sertralin, Essitalopram, Paroksetin, Venlafaksin gibi etkin maddeler içeren ilaçlar kullanılır. Hastalık, ICD-10 hastalık sınıflamasında F40.1 kodunda yer alır. Sosyal fobi ile ilgili bazı Sosyalfobi olarak da bilinen sosyal anksiyete bozukluğu tıbbi bir durumdur. Genellikle 13 yaş civarlarında başlar ve ömür boyu sürebilme potansiyeline sahiptir. Uygun ilaç tedavisi ve psikoterapi ile bu hastalığın üstesinden gelmek mümkündür. Psikiyatr Uzman Doktor Zuhal Doğruer Lüleci Sosyal Fobi tedavisi ile ilgili bu sayfada siz değerli ziyaretçilere İstanbul'da hizmet vermektedir. +90 (533) 575 70 47 info@zuhaldogruer.com Bilinçli Hipnoz ve oto-telkin bu problemlerle ilgilenir. Böylece Bilinçli Hipnoz ve oto-telkin hemen hemen her hastalığın tedavisinde kullanılan bir alettir, bir araçtır. Elbette ki başlangıçtaki "ön konuşma" ile şikayetin, organik nedenli olup olmadığı araştırılmakta, bu metoda uygun olan hastalar tedaviye alınmaktadır. Site De Rencontre Gratuit Pour Homme Celibataire. Fobi, olaylar ya da bazı nesneler karşısında anlamsız ve istemsiz bir korkuyu, bazen de o olaylara ve nesnelere karşı tahammül edememe halini içerir. Fobi sahibi kişi “fobik” olarak isimlendirilir. Fobikler korkmaması gerektiğini bildiği durum ve nesnelere karşı mantık dışı korku duyar ve bunu iradi çabalarıyla engelleyemezler. Eğer kişinin korkuları günlük işlevlerini aksatır derecede kişiyi etkileyip hayatını kısıtlar hale gelmişse, bu durum korkunun artık fobiye dönüşmüş olduğunun göstergesidir. Kişiler fobi nesnesi ya da durumuyla karşılaştıklarında bir takım fizyolojik sıkıntılar da çekerler. Solunum güçlüğü ile birlikte güçsüzlük, ağız kuruluğu, kalp çarpıntısı, kaslarda gerilme, boğulacak gibi hissetme yaşarlar ki bu belirtiler fobi teşhisinde baz alınan fizyolojik kriterlerdir. Fobilerin ağırlıklı olarak çocuk ve ergen dönemde oluştuğunu görmekteyiz. Kişiler, başlarından geçen stres odaklı bir olay sonrası, aileden veya çevreden öğrenme yoluyla ya da genetik geçişlilik sonucu fobik duruma gelebiliyorlar. Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla oranda gözlenmektedir. Esasında fobiler bilinçaltı yapımızın ne kadar hızlı ve etkili öğrenebildiğinin bir sonucu olarak da çıkar karşımıza. Bu nedenledir ki bir kişinin fobi sahibi olması an meselesidir. Örneğin bir gün muhtemelen çocukken ya da ergen dönemde gittiğiniz diş hekimi kliniği, orada kullanılan aletler, çıkardıkları sesler ve belki ortam bilinçaltı seviyesinde öyle bir tehdit algısı oluşturmuştur ki, artık bilinçaltı diş hekiminden uzak durulması, kaçınılması yönünde çok hızlı ve etkili bir “öğrenim”e varmıştır. Fobi ediniminde bilinçaltı, öğrenme yeteneğini negatif yönde çalıştırmış ve kişinin dişçi fobisi oluşmuştur artık. Bilinçaltı bunu aslında kişinin o anki acıdan kaçınma kazancını gözeterek yapmıştır. Ama bu “öğrenim” kişinin diş sağlığını tehlikeye atacak düzeyde dişçiden kaçınmasına yol açar. Biz hipnozda, hipnotik öğrenme mantığıyla bu öğrenme yeteneğini pozitif yönde çalıştırmayı amaçlarız. Bilinçaltı yapı zaten çoğu zaman pozitif yönde çalışarak hayatımızı kolaylaştırır. Hipnoz bilinçaltını yönetme yöntemidir. Dolayısıyla fobilere karşı kişideki değişim, hipnozla bilinçaltı düzeyde kendisini inşa eder ki bu açıdan kalıcı sonuçlar elde etmemiz mümkün olmaktadır. Fobiler günümüzde etkin şeklide tedavisi mümkün olan sorun alanlarından birisidir. Burada kişinin sorunundan kurtulmak üzere göstereceği istek ve kararlılık önemlidir. Bu kararı almış olan kişi belirtilen terapi sürecine işbirliği içinde bağlı kaldığında rahatlıkla sonuca ulaşırlar. Bazen 1-2 seansta kişiler, hipnoz ile hayatlarını zehir eden fobilerinden kolayca kurtulabilirler. Detaylı bilgi almak ve uzmanımızla görüşmek için bizi arayabilir veya mesaj bırakabilirsiniz. RandevuKolay Randevu Talep FormuÖn Görüşme için veya bilgi almak istediğiniz konularda bize her zaman danışabilirsiniz. Hipnoz ile tedavi yöntemi olan hipnoterapi, birçok hastalığın tedavisinde asıl tedavi yöntemi olarak ve bazı hastalıkların tedavisinde de yardımcı tedavi yöntemi olarak kullanılan bir yöntemdir. Temelde hastanın bilinçaltında yer etmiş olan düşünceleri, öğrenilmiş davranışları ya da edinilmiş alışkanlıkları değiştirmeye yönelik bir tedavi şekli olduğu söylenebilir. Dolayısıyla psikolojik olarak nitelendirilen sorunların neredeyse tamamından hipnoterapi yöntemi ile kurtulmak mümkündür. Fiziksel rahatsızlıklar söz konusu olduğunda da yardımcı tedavi yöntemi olarak, asıl tedaviyi destekleme amacıyla kullanıldığı durumlar vardır. Örneğin diş hekimleri ya da ağrılı başka hastalıkları olan doktorlar hastalarını rahatlatmak amacıyla hipnoz ve hipnoterapi yönteminden yararlanabilirler. Ama genel olarak psikolojik kökeni olan hastalıkların tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Özellikle fobiler, stres, panik atak ya da ruhsal bozuklukların etkili olduğu alkol, sigara vb. gibi bağımlılıkların tedavisinde kullanılır. Hipnoz ile tedavi yani hipnoterapi yöntemi ile tedavi edilebilen hastalıklar şu şekilde listelenebilir FOBİLER Neredeyse tüm fobiler hipnoterapi yöntemi sayesinde diğer yöntemlere göre daha kolay bir şekilde çözümlenebilir. Aklınıza gelebilecek olan tüm fobilerin temelinde yatan genellikle yaşantısının daha önceki dönemlerinde hastanın başından geçmiş olan travmatik bir olaydır. Bu nedenle en çok bilinenleri sosyal fobi, yükseklik korkusu, örümcek korkusu, yalnızlık korkusu, böcek korkusu gibi korkular olan fobilerin neredeyse tamamı telkin yöntemi kullanılarak yani hipnoterapi ile tedavi edilebilir. PANİKATAK Yoğun bir şekilde yaşanan korku nöbetleri şeklinde basitçe tarif edilebilecek olan panik atak da hipnoterapi ile tedavi edilebilen hastalıklar arasında bulunmaktadır. Kişinin korkularının azalmasını sağlayan telkinler ya da bu soruna yol açtığı tespit edilen travmatik olaya bakış açısının değiştirilmesi gibi yöntemlerle tedavi edilmesi mümkün olacaktır. YEME BOZUKLUKLARI Anoreksiya, bulimiya ve atipik yeme bozuklukları gibi farklı türleri olan ve sorunu yaşayan kişilerin hayatındaki sosyo-ekonomik faktörleri büyük ölçüde etkileyen yeme bozuklukları, hipnoz ile tedavi edilebilen hastalıklar arasında bulunmaktadır. Bu sorunun kaynağı da genellikle algılardaki bazı problemler olduğu için, hipnoterapi seanslarında verilen telkinler sayesinde tedavi edilebilen bir hastalıktır. STRES Bazı kişiler tarafından çağımızın en önemli hastalığı olarak gösterilen stres sorunu da hipnoterapi yöntemi ile tedavi edilebilen hastalıklar arasında bulunmaktadır. Genellikle 3 aşamalı gerçekleştirilen tedavinin ilk aşamasında stres nedeniyle oluşan hastalıklar tedavi edilir. İkinci aşamada stres yaratan faktörlere karşı geliştirilen davranış ve tutumlar değiştirilir. Üçüncü aşamada ise stres faktörünün uzun vadedeki olumsuz etkilerini engellemeye yönelik bir çalışma söz konusudur. Yani hem bedensel yönden hem de zihinsel yönden güç kazanılmasına, direnç elde edilmesine çalışılır, BAĞIMLILIKLARIN TEDAVİSİ Alkol, sigara ya da uyuşturucu bağımlılıkları gibi sorunlar da hastalık olarak kabul edilmektedir. Çünkü bu maddelerin bağımlılık’ olarak adlandırılan derecede kullanılmaya başlaması, kişinin sosyal hayatı başta olmak üzere yaşamının her yönünü etkileyen bir problem haline dönüştüğü anlamına gelmektedir. Ayrıca bu maddelerin kullanımı nedeniyle başka hastalıklara yakalanılması da söz konusu olabilir. Genellikle hastanın yaşantısının geçmiş dönemlerinde edinilen yanlış inançlara ya da düşüncelere dayanarak gelişen bu bağımlılıklar, hipnoz ile telkin yöntemi kullanılarak tedavi edilebilir. PSİKOLOJİK SIKINTILAR Psikolojik sıkıntılar ve bunlar nedeniyle ortaya çıkan sorunların tedavisinde de hipnoterapi yönteminden yararlanılabilir. Tikler, altına kaçırma sorunu, üşengeçlik, kekemelik gibi problemler söz konusu olduğunda bu yöntemden faydalanılabilir. Bu tür rahatsızlıklardan biri olan depresyonda hipnoz ile tedavi edilebilir. AĞRILI HASTALIKLAR Ağrılı hastalıklarda özellikle ağrının birden ortaya çıktığı ve kısa sürdüğü durumlarda kullanılabilir. Diş hekimleri de diş ağrıları söz konusu olduğunda bu yöntemden yararlanırlar. BUNLARIN DIŞINDA KALAN BAZI HASTALIKLAR Alerjik cilt rahatsızlıkları, obezite sorunu ve astım gibi problemler söz konusu olduğunda da hipnoterapi yönteminden faydalanılabilir. Bizim vermiş olduğumuz hizmetler ve daha bir çok konu hakkında bilgi almak için hizmetlerimiz sayfasına giriş yapınız. Fobi, olaylar ya da bazı nesneler karşısında anlamsız ve istemsiz bir korkuyu, bazen de o olaylara ve nesnelere karşı tahammül edememe halini içerir. Fobi sahibi kişi “fobik” olarak isimlendirilir. Fobikler korkmaması gerektiğini bildiği durum ve nesnelere karşı mantık dışı korku duyar ve bunu iradi çabalarıyla engelleyemezler. Eğer kişinin korkuları günlük işlevlerini aksatır derecede kişiyi etkileyip hayatını kısıtlar hale gelmişse, bu durum korkunun artık fobiye dönüşmüş olduğunun göstergesidir. Kişiler fobi nesnesi ya da durumuyla karşılaştıklarında bir takım fizyolojik sıkıntılar da çekerler. Solunum güçlüğü ile birlikte güçsüzlük, ağız kuruluğu, kalp çarpıntısı, kaslarda gerilme, boğulacak gibi hissetme yaşarlar ki bu belirtiler fobi teşhisinde baz alınan fizyolojik kriterlerdir. Fobilerin ağırlıklı olarak çocuk ve ergen dönemde oluştuğunu görmekteyiz. Kişiler, başlarından geçen stres odaklı bir olay sonrası, aileden veya çevreden öğrenme yoluyla ya da genetik geçişlilik sonucu fobik duruma gelebiliyorlar. Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla oranda gözlenmektedir. Esasında fobiler bilinçaltı yapımızın ne kadar hızlı ve etkili öğrenebildiğinin bir sonucu olarak da çıkar karşımıza. Bu nedenledir ki bir kişinin fobi sahibi olması an meselesidir. Örneğin bir gün muhtemelen çocukken ya da ergen dönemde gittiğiniz diş hekimi kliniği, orada kullanılan aletler, çıkardıkları sesler ve belki ortam bilinçaltı seviyesinde öyle bir tehdit algısı oluşturmuştur ki, artık bilinçaltı diş hekiminden uzak durulması, kaçınılması yönünde çok hızlı ve etkili bir “öğrenim”e varmıştır. Fobi ediniminde bilinçaltı, öğrenme yeteneğini negatif yönde çalıştırmış ve kişinin dişçi fobisi oluşmuştur artık. Bilinçaltı bunu aslında kişinin o anki acıdan kaçınma kazancını gözeterek yapmıştır. Ama bu “öğrenim” kişinin diş sağlığını tehlikeye atacak düzeyde dişçiden kaçınmasına yol açar. Bilinçaltı yapı zaten çoğu zaman pozitif yönde çalışarak hayatımızı kolaylaştırır. Hipnoz bilinçaltını yönetme yöntemidir. Dolayısıyla fobilere karşı kişideki değişim, hipnozla bilinçaltı düzeyde kendisini inşa eder ki bu açıdan kalıcı sonuçlar elde etmek mümkün olmaktadır. Fobiler günümüzde etkin şeklide tedavisi mümkün olan sorun alanlarından birisidir. Burada kişinin sorunundan kurtulmak üzere göstereceği istek ve kararlılık önemlidir. Bu kararı almış olan kişi belirtilen terapi sürecine işbirliği içinde bağlı kaldığında sonuca ulaşabilir. Bazen 1-2 seansta kişiler, hipnoz ile hayatlarını zehir eden fobilerinden kurtulabilirler. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz. Fobi Nedir? Fobiler, belli bir mantığa ya da deneyime dayanmamasına rağmen anlamsız bir şekilde ortaya çıkan ve yinelenen korkular olarak nitelendirilebilir. Örneğin çocukluğunda okulda gördüğü iri yapılı bir örümcek tarafından ısırılan, zehirlenen bir kişinin örümceklerden korkması ve bu korkunun hayatı olarak devam etmesi spesifik bir olaya, tecrübeye dayanmaktadır. Dolayısıyla bu korkuyu fobi’ olarak adlandırmak doğru olmaz. Ama böyle bir olay yaşamadığı halde annesinin örümceklerden korkmasını ve ufacık bir örümcek gördüğü zaman bile sıçrayarak sandalye tepelerine çıkmasını görmüş olan çocuk, mantıklı kabul edilebilecek bir sebebe ya da tecrübeye sahip olmadığı halde örümceklerden korkmaya başlayabilir. Zaman içinde ilerleyen ve örümcekleri düşündüğünde bile nefesinin kesilmesine, heyecanlanmasına, ölecek gibi hissetmesine, kalp atış hızının artmasına neden olan bu korku araknafobia ya da daha doğrusu araknofobi ya da örümcek korkusu olarak tarif edilebilir. Bütün fobiler temelde bu şekilde ortaya çıkar ve gelişir. Tabi fobinin ortaya çıkmasını sağlayan farklı durumlar olabilir. Yukarıda verdiğimiz örümcek fobisi örneği, öğrenilmiş bir fobidir. Ama uçağa binmek üzereyken tansiyonu yükselerek fenalık geçiren ve uçak fobisi, uçuş fobisi geliştiren kişi edinilmiş fobinin sahibidir. Hayatının bundan sonraki döneminde uçak gördüğünde ya da uçmaktan bahsedildiğinde tansiyonunun yükseldiği durumdaki belirtilerin aynısını yaşadığını hissedecek, ölmek üzere olduğunu düşünecektir. Zaten birçok fobide gösterilen ortak belirtiler kalp atışının hızlanması, ağız kuruluğu, terleme, klostrofobi ve panik atak gibi belirtilerdir. Kısacası bazı durumlarda hayatımızı devam ettirmek için gerekli olan korkuların örneğin vahşi hayvanlardan, köpeklerden korkmak hayatı olumsuz biçimde etkilemez, çoğu durumda faydalıdır aksine, kontrolden çıkan ve aslında normal şartlarda hiçbir olumsuz etkisi olmayan durumlarda uçuş korkusunda uçağa binmek hatta uçağı düşünmek gibi durumlarda aşırı derecede endişe ve korku hissedilmesi, kalp atışlarının hızlanması, nefes almakta zorlanılması gibi fiziksel belirtiler gösterilmesi, bu durumların düşünsel olarak kontrol edilememesi, kişinin fobi sahibi olduğunun belirtisi olarak kabul edilebilir. Hipnozla Fobi Tedavisi Fobiler ya da korkular söz konusu olduğunda en etkili tedavi yönteminin hipnoz ile tedavi yani hipnoterapi yöntemi olduğu söylenebilir. Hatta neredeyse psikolojik temelli bütün sorunlar için bu söylenebilir. Örneğin şişmanlık ve aşırı yeme söz konusu olduğunda da diyetlerle ya da ilaçlarla kilolardan kurtulmaya çalışmak, yeme güdüsünü bastırmak çok zor olabilir. Ama hipnoterapi ile bu beslenme tarzının sağlıksız ve gereksiz olduğu fikrinin bilinçaltına yerleştirilmesi, önceden öğrenilmiş olan davranışların veya alışkanlıkların yeniden düzenlenmesi mümkün olmaktadır. Dolayısıyla farklı diyetlerle ya da ilaçlarla aşırı yeme, şişmanlık sorunlarıyla başa çıkamayan kişiler birkaç seans hipnoz tedavisi alarak problemlerinden kalıcı olarak kurtulabilirler. Fobiler için de aynı mantık geçerlidir. Bu korkuların ortaya çıkmasına ve belli bir durumla özdeşleştirilmelerine neden olan bazı sebepler vardır. Hipnoanaliz yöntemleriyle sorunun temeline inilir ve problemin ortaya çıkmasına neden olan kaynak tespit edilir. Daha sonra kişinin bilinçaltı düzeyinde bu durumların ve olayların tekrar yorumlanmasını, düzenlenmesini, modifiye edilmesini sağlayacak olan telkinler verilir. Böylece kişinin uçak fobisi, örümcek fobisi gibi farklı fobilerinin ortaya çıkmasına neden olan olayları, düşünce kalıplarını ya da davranış alışkanlıklarını değiştirmesi sağlanmış olur. Bu da söz konusu olan fobinin ya da başka psikolojik sorunların kalıcı şekilde ortadan kaldırılması anlamına gelir. Hipnozun İşe Yaraması İçin Gerekenler Hipnoz bilimsel bir yöntemdir ve filmlerde, televizyon programlarında yansıtılanın aksine kişinin bilincini tamamen kaybetmesini ve verilen her telkini, bir anlamda emri uygulamaya koyması değildir. Kişiler hipnoz altındayken bilinçaltlarına ulaşılmasını sağlayan bir kapıyı açmış gibilerdir ama bu bilinçlerini tamamen kaybettikleri anlamına gelmez. Yani hipnoterapi yönteminden faydalanmak isteyen kişinin sorunundan ya da hastalığından kurtulmayı kendisinin istemesi, verilen telkinlerin o kişinin etik değerleriyle ya da sosyal değerleriyle çatışmayan telkinler olması gerekir. Aksi halde hipnoz ile tedavi yönteminden başarılı bir sonuç almak mümkün olmayacaktır. Diğer bir konu ise tedavinin süresi, tedavinin kaç seans süreceği konusudur. Buna kesin cevap vermek de mümkün değildir. Örneğin belli bir sorun için 5-8 seans yeterli olacaktır’ türünde bir şeyler söylenebilir ama hipnoterapistler bunu tercih etmezler. Çünkü açıkta görünen fobinin, hastalığın ya da alışkanlığın ortaya çıkmasına neden olan sebep yüzeysel olabileceği gibi çok derinlerde gömülü ve yerleşik kalıp halini almış düşünceler, tecrübeler olabilir. Dolayısıyla aynı sorun nedeniyle hipnoterapiste giden kişilerden bir tanesinin sorunu tek seansta çözülürken diğerinin 8-10 seans yapması gerekebilir. Bu nedenle etik olarak tedavi için belli bir seans sayısı vermek doğru olmaz. Ama psikolojik temelli tüm sorunların çözümünde hipnoterapi yönteminin çok etkili olduğu ve diğer yöntemlerden daha kısa sürede ve kesin olarak sonuca ulaşacağı söylenebilir. Tabi bu durum yazımızın konusu olan korkular ve fobiler için de geçerlidir. Fobilerinizden kurtulmayı istemeniz, hipnoterapi yöntemine ve uygulamayı yapacak olan hipnoterapiste güvenmeniz, fobinizden mümkün olan en kısa sürede ve kalıcı olarak kurtulmanızı sağlayacaktır.

hipnoz ile sosyal fobi tedavisi